Nil’de dolambaçlı bir ebelembeç oynadım
Hangi yuva bana kucak açacak
Hangi çağda kavalımla dolaşacağım derken
Firavunun mezarında
Saray kurulmuş topraklarda
En ateşli çağda derisi buruşuk bebektim
Çuvalları çıkarın kafamdan
Annemin çehresine bakışım seyrü sefa
Serin ve yasemin kokulu gecem
Yeryüzünün kandilleri adeta
Ve ne Mısır’ın tanrıları ne de Râ
Ne de tibetli bir keşiş merhemdi yaralarıma
Farklı bir söz işitmiştim henüz karnında annemin
Kafiyeli titreten bir deyiş
Marşlar yazılmıştı deri poslarına hakkında
Rahimden çıkarken kardeşimden emindim
Dağ keçilerinin yanına gömülmeliydim
Ama ilk buğulu camdan atladığımda
Firavunun sarayında yaşam başladı
Nasıl sorunun katili nasibim
Karşımda annemin gül cemali vardı
Nil’den veba şarkıları
Uykusuz bir Musa vardı.