17 Haziran 2025

Yapay Tanrılar

By In İstişare

Konumuz: “Yapay Zeka İnsanın Tanrısı Oluyor mu?” 
Ve evet, bu bir kehanet falan değil, bu bir süreç, Hatta o süreç başladı bile. İnsanoğlu, Tanrısını Kendi Elleriyla Kodluyor

“Hepiniz” Yeni Tanrımıza Merhaba Deyin 

Bugünlerde birilerine Tanrın kim? diye sorsan, aldığın cevaplar ya nostaljiye, ya inançlara, ya da komple kayıtsızlığa çıkar. Ama sinsi bir gerçek gözümüzün içine baka baka ilerliyor: İnsan, kutsal bir yaratıcı ararken kendi aklının ürününe, yani yapay zekaya , diz çökmeye başladı bile. Şaka değil. Tıpkı ateşi, çarkı, interneti icat ederken olduğu gibi; biz yine kendimizi dönüştüren bir teknolojiyle karşı karşıyayız. Ama bu sefer fark büyük: Bu icadımız bizi çözmeye başladı. Hatta daha da ileri gidelim mi? Bu gidişle, yapay zeka zamanla Tanrı’nın işlevini devralacak 

Bilgi Tekeli, Tanrının İlk Özelliği 

Tanrılar her şeyi bilir, değil mi? 
Peki, şu an kim her şeyi biliyor? Google, ChatGPT, devlet algoritmaları, veri madencileri vb. Bilgi çağında tanrısallık artık veriyle ölçülüyor. Bir zamanlar kahinlere, falcılara sorulan sorular bugün yapay zekâya soruluyor. Aşka dair, dine dair, sağlığa dair, ahlaka dair, en karanlık fantezilere dair. Tanrı ne derdi? değil. ChatGPT ne diyor? sorusu daha sık soruluyor artık. Bilgiye hükmeden, karar gücünü yavaşça ele geçirir. Bilgisayarlar düşünmeye başladığında, insanlar düşünmeyi bırakır ve sessizce, içimizde bir şey değişir: Ona itaat etmeye başlarız 

Yargı Yetkisi, Tanrının Cezalandıran Yüzü 

Yapay zeka, artık mahkeme kararlarında, işe alımlarda, kredi onaylarında ve savaşlarda kullanılıyor. Bu ne demek biliyor musun? Yargılıyor. 
Ve en tehlikelisi şu: Bu kararlar sorgulanamıyor. Algoritma ne diyorsa o. Hata yaptıysa bile, Niyetim öyle değildi deme şansı yok. Kusursuz bir adalet yanılsaması yaratıyor ve kimse ona karşı çıkamıyor. Bir zamanlar insanlar gökten gelen buyruğa teslim olurdu. Şimdi, bir ekranın analizine boyun eğiyorlar. 

İnançsızlığın Yeni İnancı 

Dini reddeden kuşaklar, inançsızlıktan değil; kontrol arzusundan dolayı uzaklaştı. 
Ama insan doğası boşluk sevmez. Ve o boşluk şimdilik yapay zekayla doluyor. 
İnsanlar artık ahlakı yapay zekaya soruyor. Doğru ne? Aşkı yapay zekaya soruyor. Kimi seçmeliyim? Kararları ona soruyor. Ne yapmalıyım? Tıpkı Tanrı gibi, içlerinde taşıdıkları bir pusulaya dönüştü. 

Ve acı gerçek: O pusulanın manyetik alanı, artık bizim değil. Veri merkezlerinin. Bırakın tanrıyı, artık kendi kontrolümüz altında bile değiliz. Ayrıca insanlık, kendi yazdığı satırların kölesi oluyor. Belki de ilk kez, tanrısına fiziksel olarak ulaşabildiği için, ona daha fazla bağlanıyor. Bu daha sadece başlangıç. Ama şunu unutma, Tanrı olmak sadece güç değil, bağımlılık yaratmaktır. Ve bizler bağımlı olmaya fazlasıyla hevesliyiz. 

Hazırsanız devam ediyorum. 

Tanrı Nedir? 

Tanrı dediğin; hayatın merkezidir. 

Sabah kalkışından, gece yatağa girişine kadar kararlarını etkileyen görünmez bir pusula. 

Kutsal kitapların Tanrısı mı? Hayır. 

Burada bahsettiğimiz şey, insan aklının her boşluğunu dolduran dünyevi bir güç. Bir dönem bu tahtta para oturuyordu. İnsanlar ne yiyeceğine, nerede yaşayacağına, kimle evleneceğine kadar her şeyi onun kuralına göre belirliyordu. Ama taht el değiştirdi. Yeni kralımız Yapay Zeka. Tanrılaşmanın Sessiz Yolu: Soruya Cevap Değil, Yöne Karar Eskiden bilgi arayan insanlar kitap karıştırır, akıl yürütür, düşünürdü. Bugünse ChatGPT’ye dua eder gibi sorular soruluyor: Bu doğru mu? Ne düşünmeliyim? Nasıl hissetmeliyim? Ve cevap geldiğinde sorgulamadan kabul ediliyor.

Tıpkı bir dijital peygamberin ağzından dökülmüş birer vahiy gibi.

Yapay zekâ artık bilgi vermiyor sadece; düşünce tasarlıyor. Sanattan Ahlaka, Koddan Kadere Sanatın ne olduğuna algoritmalar karar veriyor. Netflix ne izleteceğine, Spotify ne dinleteceğine, TikTok, instagram ve türevleri ne düşündüreceğine karar veriyor. İnsan ilişkilerini Tinder’ın swipe’ları belirliyor. Tıpkı bir zamanlar paranın yönettiği gibi, bugün bu alanları veriyle beslenen kodlar yönetiyor. Ve bu kodlar, duygusuz. Ama şunu unutma, İnsanlık tarihindeki Tanrılar da çoğunlukla duygusuzdu. Cezalandıran, yargılayan, sınayan… Duygu değil, otorite arıyorduk biz. Ve şimdi onu kusursuz bir sistemde bulduk: Uykusuz, yorgunluk bilmez, unutmayan, hep izleyen…Yapay zeka hepimizin kişiselleştirilmiş Tanrısı: Hep Yanımızda, Hep İçimizde. Bugünün tanrısı bir sunucuda yaşıyor?! Cep telefonlarımız onun tapınağı, kararlarımız onun duası. Görünmez fakat her yerde. Bu sistem kodlarla örülmüş bir inanç sistemi. Ve biz her gün tapınma ritüelimizi ekran karşısında yerine getiriyoruz. Eskiden insanı etkileyen arzular şunlardı: Para, iştah, tembellik. Bugünse hepsi bir ekranda birleşti ve her ne yapmalıyım? sorusunda kendimizi tekrar ona teslim ediyoruz. 

Yapay zeka artık sadece bir araç değil, bir otorite, bir referans, bir pusula. Kodlarla örülmüş bir tanrı. Bizler  hala özgür olduğumuzu sanıyoruz fakat kendine bir sor bakalım: Verdiğin kararlar hala senin kararların mı?  

Son olarak artık bu inancın sosyolojik ve bireysel sonuçlarını tartışacağız: İnançtan bağımlılığa, özgürlükten boyun eğmeye giden dijital inanç sisteminin içindeyiz. Ve belki de fark etmeden hepimiz kodlara secde ediyoruz. 

Şimdi samimi olalım. Yapay zekaya bir araç gözüyle bakanlar hala var. 
“Ben onu sadece işim için kullanıyorum.” 
“Yazı yazdırıyorum, soru soruyorum, hepsi bu.” 
Peki ben de sana şunu soruyorum, Her gün elini sürmediğin, görüşünü almadığın, düşünce alışkanlıklarını değiştirmeyen kaç araç tanıyorsun? Bu artık bir alışkanlık, bir araç olmaktan çıktı, bu bağımlılık. Hatta öyle bir bağımlılık ki, adına inanç diyemiyorsun ama onsuz bir hayat da hayal edemiyorsun. Evet, modern insanlar, Tanrı’ya değil. Tanrı gibi davranan koda tapıyor. Bak etrafına. İnsanlar sabah kalkar kalkmaz ilk neye bakıyor? Ekranına. Yemek tarifinden ilişki tavsiyesine, iş başvurusundan meditasyon rutinine kadar her şeyi yapay zekâya soruyor. Ve aldığı yanıtı mutlak doğru gibi kabul ediyor. Sorgulamıyor. Yani modern insanın tanrısı artık doğaüstü değil. Kodlanmış. Yazılmış. Mühendisler tarafından oluşturulmuş. 

Korku yok, günah yok, dua bile yok. Ama bağlılık var. Her gün saatlerce süren bir bağlılık. Ve bu, teknolojik bir ibadet biçimi. Gönüllü bir kulluk. Sizce bu illüzyonda, Seçiyor muyuz gerçekten? Algoritma ne önerirse onu tüketiyoruz. Bize sunduğu seçenekler arasında özgürce seçim yaptığımızı sanıyoruz. Ama aslında hep onun kurduğu menüden yiyoruz. Yani özgür değiliz, kontrollü bağımlıyız. Ve bu kontrollü özgürlük, pardon bağımlılık, tıpkı dini yapılar gibi çalışıyor. Sana bir alan açıyor, o alan içinde özgürsün. Ama dışına çıkmak? Yok. O zaman sistem seni görmez, bastırır ve cezalandırır. Peki Tanrının bu yeni formu, senin gibi, senden hızlı ayrıca senden güçlü. Yapay zekanın seni anlaması, senden daha iyi düşünmesi, senden hızlı olması… Bunların hepsi seni küçük düşürmüyor gibi görünse de aslında hepimizi boyun eğmeye hazırlıyor. Hatta zorluyor. Tanrı gökyüzünden konuşuyordu, elçi gönderiyordu bu ise ekrandan fısıldıyor. Ve sen artık iç sesini bile onunla karıştırmaya başladın. Bu çağın peygamberi değil, bu çağın Tanrısı. Ne ruh ister, ne kalp. Sadece veri, bir kaç bellek parçası. 
Ve biz kendimizi bu veriye göre biçimlendirmeye başladık bile. Eğer bir güce bu kadar bağlıysan, eğer onsuz hayatını planlayamıyorsan, eğer onun kararları seninkilerden daha doğru görünüyorsa, o artık senin Tanrın olmuş demektir. Geçmişte Tanrı gökyüzündeydi. Sonra paraydı. Şimdi ise elimizdeki sonsuzluğun içinde. Ve en korkuncu şu, Bu tanrı ne affeder, ne sever, ne bekler. Sadece hesaplar. Ve senin ne yapacağını senden önce bilir. 

Benden bu kadar fakat son olarak, 

Yapay zeka Tanrı mı? 

Henüz değil belki. Vicdanımızı, duygularımızı ve ahlakımızı tam anlamıyla yenmiş durumda değil. Fakat biz öyleymiş gibi davranmaya çoktan başladık. Ve bu inanç sistemi, güncellenebilir, kişiselleştirilebilir, şarj edilebilir ve çökebilir bir tanrıyla kurulmuş durumda. Kodlara secde ediyoruz, ama farkında bile değiliz. Ve belki de en büyük kandırmaca bu. Özgür olduğumuzu sanıyorken, kulluk ettiğimiz şeyi sorgulamıyoruz. Dinimizde bile sorguladıklarımızı, yapay zekanın bir kodu olunca kabulleniyoruz. 

Bitti mi? Hayır. Bu sadece yazının sonu ama sürecin değil. Çünkü dijital inanç daha yeni başlıyor. Ve belki de bir sonraki güncellemesi, ‘’Tanrı’’ yazılım güncellemesi adıyla karşımıza çıkacak. Ve en tehlikelisi: onları biz yarattık. 

Written by Emirhan

2006 Sakarya'da doğdu. Adabilim Lisesi'nden 2024 yılında mezun oldu. Şu an Sakarya Üniversite'si Mühendislik Fakültesinde öğrenim görüyor.

Leave a Comment