dalgındır bakışlarım, adem’den beri süregelen
bir sırrı çözmüşçesine kilitlidir ufukta
ömürlük arayışın aksidir halbuki
çirkinliklerin, kötü manzaraların arasına bırakılmış gözlerim
bir çıkış yolu arar bulutlar arasında
öyle kaybolmuşum ki gölgem beni yalnız bırakmış
ruhumsa kendini hissettirmez
hevâdan hevâya koşan nefsim dahi
terk etmiş beni bu körpe dünyada
yalnızca kulağımda sesler
mazide takılı kalmış aklım
metruk bir yankı odasında işitir durur
“yaklaşma o maddeye”
öyle sert öyle sıcak ki
yakar seni gölgen kalmayıncaya
tabii o zamanlar küçük, asi bir çocuk olan kalbim
kulak asmaz yobazlardan gelen laf-ü güzafa
tütün misali yanar semada kayboluncaya
ey beni leylin nûra galip geldiği aleme gönderen rabbim,
karanlıklar içre daha fazla aydınlık aratma
aratma ki ışıksızlıktan bîtap düşmüş gözlerim,
ümidini kaybedip kapanmasın
sen göster ki o ziyâyı
bedenimden kopacak ruhum, artık uyansın